Tarihçe
1605
08:44
09.01.2020

Manisa iline bağlı bir ilçe merkezi olan Kırkağaç, ilk çağda Batı Anadolu´nun kuzeyinde  "Mysia" olarak isimlendirilen coğrafi bölge içerisinde yer almaktaydı. Yortan (bugünkü Bostancı) kazılarında ortaya çıkan ve İ.Ö. 3000-2500 yılları arasında tarihlenen arkeolojik buluntulara bakacak olursak, bu bölge ilk olarak Yortan kültürüne sahne olmuştur.

Kırkağaç´ın hemen yakınlarında çok sayıda prehistorik yerleşimin yanı sıra, Nakrason (Bakır ? Harta yöresi), Kalandos (Gelenbe), Tibbe (İlyaslar), Stratonikeia (Siledik), gibi antik yerleşimler bulunmaktaydı.

Kırkağaç, Osmanlı Devletinin idari yapılanmasında, 1326 yılında kurulan Anadolu Beylerbeyliğine bağlı, devletin ilk kurulan sancaklarından olan Bursa merkezli Hüdavendigar Sancağının Tarhala kazası (bugünkü Soma Darkale) bünyesinde yer almıştır. Tarhala, Hüdâvendigâr Livası içerisinde yer alan yirmibeş kazadan birisidir.

Şu anda sadece restore edilmiş minaresi bulunan eski Ören Caminin yerinde olmayan kitabesinde inşa yılı olarak hicri 786 tarihi mevcut idi. Bu da miladi olarak 1386 yılının karşılığıdır. Sarı Hoca camiinden 49 yıl önce yapılmıştır. Bu durumda, beylikler dönemindeki tahrir kayıtlarını da dikkate alacak olursak Kırkağaç´ın kuruluş tarihinin 1350 ile 1380 yılları arasına tekabül ettiğini söyleyebiliriz.

Kırkağaç´ın 1530 yılına kadar, arşiv kayıtlarına göre 94 vergi nüfusu, 8111 akça vergi ödeyen 406 kişinin yaşadığı ve köy statüsünü devam ettirdiği görülmektedir.

1530 tarihli tahrir kayıtlarında Kırkağaç´ın, I.Süleyman (Kanunî, 1520-1566) tarafından annesi Ayşe Hafsa Sultana temlik edildiği kaydedilmiştir. Bu mülkiyet daha sonra vakfiyete çevrilerek, Kırkağaç Köyü Manisa´da Valide Sultan tarafından cami, imaret, sıbyan mektebi, dar´ül ? kurrâ, medrese dârü´ş-şifa, hamam ve hankâhdan müteşekkil bir külliye olarak inşa ettirilen hayır eserlerine vakfedilmiştir. 

XVI. yüzyılın başlarına ait defterde Kayadibi, Kaş Köyü (bugünkü Karacakaş), Sazluca ile Kırmızı Köyleri birer yerleşim merkezi olarak görülmektedir. XIX. yüzyılın önemli resmi kaynaklarından olan ilk Aydın Salnâmelerinde Kırkağaç, Saruhan Sancağına bağlı bir kaza merkezi olarak karşımıza çıkmaktadır.

1840-1841 Tahrir Defterleri incelendiğinde kaza olarak kaydedilen Kırkağaç´ın 18 mahalle ve 6 köyü bulunmaktadır. Memişoğlu, Cinosmanoğlu, Zorağa, Sarıağa, Hıdırağa, Hacıhimmetoğlu, Melikoğlu, Emirağa, Muhzıroğlu kayıtlı mahalleler arasında yer almaktadır.

Kırkağaç´ın dikkati çeken bir diğer özelliği de ilim adamı yetiştiren bir yer olmasıdır. Bursalı Mehmet Tahir Beyin bir eserinde, Kırkağaçlı Hacı Süleyman Efendiden "makarr-ı ülema" şöhretiyle bahsedilmektedir.   XIX. yüzyılda Kırkağaç ´ın  makarr-ı ülema vasfının daha önceki dönemler için de geçerli olması muhtemeldir.

Anadolu´da başlayan işgal hareketleriyle birlikte Ege Bölgesindeki Yunan işgali, Mayıs 1919´da Yunan harp gemilerinin İzmir limanına girmesiyle başlar. İşgal, zamanla tüm kent ve kasaba merkezlerine doğru yayılır. 

24 Haziran 1920 günü öğleden sonra Yunan askerleri Kırkağaç´ı işgal eder. Türk halkının ve kahraman ordumuzun işgale karşı verdiği mücadele neticesinde yurdumuz tüm düşmanlardan kurtulmuş; 2 yıl 2 ay ve 19 gün işgal altında kalan Kırkağaç´ımız da 12 Eylül 1922´de sonsuz hürriyetine kavuşmuştur. Kırkağaç´ın kurtuluşunda kahramanca mücadele eden Saçlı Efe ve arkadaşları, Kamalı Efe, Çerkez Ziver, Kürt Hamdi Efe, Ramizzade Hasan Bey (TANERİ), Kol Dereli Recep Efe ve Şehit Emin Efendi gibi Kahramanların büyük hizmetleri olmuştur.

Şirin ilçemiz Kırkağaç, yetiştirdiği birçok ünlülerle de tanınmaktadır. Bunların başında Türk ve İslam Kültür Dünyasının tanınmış ilim adamlarından birisi olan ve Gelenbe Kasabasında doğan Gelenbevi İsmail Efendi (1730-1791) gelir.

Kırkağaç´ın ünlüleri arasında belki de hiç unutulmayacak isim, Türk hiciv sanatının büyük ustası Şair Eşref ´tir(1847-1912).

Yayın Tarihi: 09.01.2020